Monday, January 08, 2007

BAVYERA I
Aslında bu yazıyı ocak ayında yazmıştık.Biraz düzenleme yapıp öyle yayınlarız derken, üstünden 8 ay gecti.Düzenleme yapacağımız da yok. Bizde eski haliyle yayınlamaya karar verdik.
Uzaklara gitme planımızı bu kış ertelemek zorunda kalınca, bizde
yılbaşını geçirmek için Simonenin memleketine yollandik.
Güney Almanya
yeşili ile bize Karadenizi andırmakta.Burada hala geleneksel kıyafetleri ile
dolaşan insanları görebilirsiniz.


Alp' lerin başladigi küçük kasabaları keşfetmek, çeşitli aktivite lere katılmak: trekking, dağ tırmanma, kayak kayma, kızak kayma, yada relax olmak Wellness Thermalbad.....
Buradaki her aktivite doğa il ilgili.



Bira Bavyera için en önemli içecek.Bin den fazla Bira tadını keşfe çıkmak icin, Bavyera en
uygun rota. Bazıki köyler ne kadar ufak olsa da ,kendi bira üretimi ni yapan küçük fabikalara sahipler.
Alplere doğru gittikçe bu değişik taddaki biralarla
tanışmak gercekten çok güzel bir tecrübe.



Münih Bavyeranın başkenti ve Kirchheimden (Simonenin köyü) 90 km güneyde kalıyor.
Buralarda her mevsim güzel ama Temmuz, Eylül/Ekim ve Aralık ayları bizce Bavyera için çok uygun aylar. Temmuz da çeşitli göllerde soğuk suyun keyfini yaşamak ve harika manzaraların seyrine dalıp gitmek,
Eylül/Ekim deki ''Oktoberfest'' i yaşamak. 7 milyon kişinin katıldığı bu bira festivalinde ,Dünya nın her tarafın dan gelen insanlarla kocaman bira çadırların da eğlenmek ve 1 litrelik bardaklardan dan bira içmek büyük bir zevk.
Aralıkta da bir çok sokakta kurulan Noel standlarını gezmek. Bu standların arasında, Noel baba yı görmek, Adrianı çok heyacanlandırdı. Ondan bir sürü Noel hediyesi istedi.

Münih turuna başlamadan önce tüm Bavyera da 09.00-03.00 saatlerinde tüm trenlerde ve Münih içinde olan metrolarda 5 kişinin kullanabileceği Bavyera tren biletini 24 Euroya aldık.
Münihe 80 km dışarıdan geldik ve Hauptbahnhof indikten sonra metroyla Marienplatza gittik.


Burası Rathaus(belediye binasi)un önü.Büyük kalabalık var.Burada Christmas market
kurmuşlar.Simone ve ben ayak üstü birer sıcak şarap içtik. Belediye binası
oldukca görkemli.Meydanda Japon,Italyan ve Amerikalı turist dolu.Japonlar
ellerinde saat ve fotograf makinasi bekleyiş içindeler.Az sonra anlaşıldı
neden bekledikleri.Belediye binasının kulesinde saat başlari çanlar
çalıyor.Çaldıktan sonra kulenin Üstündeki figürler müzik eşliğinde dönmeye
başlıyorlar.O anda bekleyen Japonların hepsi makinaları ile resim çekme
yarışı içinde.Simoneye sordum o figürler neyi anlatıyor diye.Saat başında çanlarin
çalmasıyla her meslek grupundan insanlarin Bavyera Dük ve Düşesin önunden müzik
eşliğinde temsili geçişini anlattıgını söyledi.Belediye binası oldukca büyük ve
heybetli görünüyor.Bunun hemen sol çarprazinda Frauenkirche (kilise) oldukça büyük
bir yapi.Adrian X-mas marketi çok sevdi.Özellikle temsili dolaşan Noel babanın peşinden ayrılmak istemedi.Uslu olduğu için Noel baba bizimkine hediye verdi.







Buradan
asagı doğru sağ taraftaki meydan eski pazar yeri.Kasapları, meyva-sebze
satıcıları ve bira bahçeleriyle oldukça güzel.Tarihi büyük yapıların
arasında kendimizi ayaklarımıza bıraktık bizi nereye getirirse oraya

gidiyoruz.Maximilian caddesindeki opera binasıda oldukca heybetli.Burada Münihin en
eski ve en ünlü restaurantı Hofbraeuhaus a geldik.Tarihi bir bina,
içerdekilerin çoğu turist, ama devamlı gelen Münihlileri de geleneksel bavyera kıyafetleriyle de görmek mümkün.
Eger şanslıysanız litrelik biranızı içerken geleneksel Bavyera müziginide canlı izleyebilirsiniz.Ben
Bavyeraya her gelişimde Weizen bira içmeyi tercih ederim ama buradaki
kocaman litrelik biraları insanların elinde gorünce dayanamadım bende
kendime bir tane soyledim.Adrian da burada karnını doyurduktan sonra Theresienwiese deki Tolwood a gidecegiz.



Buradan metrodan U4 yada U5 treni Tolwood a gidiyor.Burasi october festivalinin yapıldığı yer.
barlar-restaurantlar-alışveris-sanat standlari kuruyorlar ve 3 haftalik zaman diliminde 1.5 milyon ziyaretci geliyormus.Her yer rengarenk standlarla dolu. Adrian cok sevdi burasını.Çocuklar icin belli zamanlarda kuklalar,masal anlatıcıları,showlar var. Adrian çok yorulmasına rağmen bu renkli hareketli hayat çok ilgisini çekti.Akşam 20.00 gibi oldu. Dönmeden önce kocaman yemek çadırına gittik.Afrika-Hint-Thai-Greek-Alman-Tunus-Italya yemek ve tabiiki döner standları var.Simone ve ben acılı bir Afrika yemegi denedik.Adriana pizza aldık.Dönüş treninde Adrian uyuya kaldi.









FÜSSEN
Burası Almanyanın güneyinde, Avusturya sınırına yakın bir kasaba.Füsseni meşhur yapan Bavyeranın ünlü kralı Ludwig 2. in yaşadığı yer olması ve 2 tane şatosu.Neuschwanstein Şatosu Walt Disneye bile ilham kaynağı olmuş bir yer.Şatoları gitmek için at arabalarıyla yukarı çıkmak, yada uzun yürümek gerekiyor.Bu masal yeri gezince,insan anlıyor Kral Ludwig in ne kadar uçuk bir insan olduğunu.Ludwig:''Ben her zaman kendime ve diğer insanları karşı büyük bir gizem içinde olmak isterim''demiş.
''The Kini'' (Ludwigin Nickname) gerçektende ölümü bile mistik oldu. Kral Ludwigin Starnberg gölünde ölümü bir kaza mı, intihar mı, yoksa cinayet mi , bügüne kadar ortaya çıkmadı.
Bavyerada nereye giderseniz mutlaka bu kralın bir izini görürsünüz. Ludwigin hayatı anlatan Musical oldukca meşhur.






Şato yu gezdikten sonra yaklaşık 1500m. yükseklikteki Tegelberg dağına teleferikle çıktık.Manzara nefesleri kesecek kadar harika ,hava 2-3 derece olmasına rağmen tepedeki Cafe nin güneşlenme terası güneşlenen insanlarla dolu.Buradan tepe noktasına yürümek istedik ama yarı yoldan fazlasına gidemedik.Yollar buz tutmuş, çok kaygan. Biz zor bela yürürken yanımızdan sırt çantalı biri hızlı hızlı tırmanmaya başladı.Ne işi var sırt çantasının dağ başında diye düşünürken az sonra anlaşıldı.
Zirvede sırt çantasından paraşütünü çıkarıp manzaraya doğru bıraktı kendini. Müthiş keyifli olmalı.





Kafenin terasında manzara eşliğinde biralarımızı yudumladık.


Dönüşte telefiriğin indirdiği yerde kızak kaydık.

Yılbaşı gecesi 24 gibide havai fişek attık.Gökyüzü ışıl ışıl havai fişek dolu.
Bizim için çok güzel bir yılbaşı oldu.